Ben biliyorum ki şu anda ülkemizde yüzü gülenin de gülmeyenin de içi kan ağlıyor. Sanki biz bu zamana kadar bir çok olayı hafif sıyrıklarla atlatmışız da, depremin altında hepimiz can vermişiz gibi. Bu depremin acısı da, etkisi de hiç geçmeyecek gibi…

Depremin ardından sosyal medyada insanlar ikiye ayrıldı. Kimisi kesinlikle normalleşmeyin, gülmeyin, gezmeyini savunurken, bir kısmı ise toplum sağlığı açısından hayatın devam ettiğine vurgu yaptı. 

Ancak günlük telaşeler, insanların iş, ekmek, barınma kaygısı bir yana çocuklar için daha fazla şey yapılması gerektiğini hatırlatan bir telefon aldım. Çünkü bizim geleceğimiz psikolojisi sağlam çocuklar. 

Ailesini kaybetmiş, hayalleri yarım kalan çok sayıda çocuk maalesef toparlanmaya çalışıyor. Onları mutlu etmek çok çok zor. Sadece onları değil onları sosyal medyadan gören diğer çocukları da…

Ve depremden sonra özellikle de o çocukların görüntüleri herkesi mahvetti. O günden beri bende hiç toparlanamadım. Ama Dilruba’nın telefonu beni biraz olsun kendime getirdi. Akşam saatlerinde şirket hattımızı arayan 8 yaşında bir kız çocuğuydu. Alo sesini duyar duymaz her halde anne ya da babasının telefonunu almış yanlışlıkla arayan biri diye apar topar kapatmayı düşündüm.  İsmi Dilruba olan kız çocuğu, “Ben Pamuk Prensesi arıyorum” dedi. “Nasıl” dedim. “Araştırdık Pamuk Prenses sizsiniz” dedi. “Yok ben değilim ama sen neden bu numarayı aradın ki” diye sordum Dilruba’ya. “Biz cadıyı bulduk, araştırdık Pamuk Prenses de siz olmalısınız” dedi. 

Sonra birden aklıma geldi. 2022 yılının Mayıs ayında Eskişehir’de daha önce Pamuk Prenses olan sonrasında cadı rolünü üstlenen Sevim Yıldız ile “Pamuk Prenses Nasıl Cadı Oldu” başlıklı bir röportaj yapmıştım. O röportajımdan dolayı bir şekilde bana ulaşmış. Ne hayallerle aradığını tahmin edemediğim için, “Ben Pamuk Prenses değilim ama bana zaman ver sana Pamuk Prenses’in numarasını bulup göndereceğim” dedim ama Dilruba, “Hayır ama ben araştırdım Pamuk Prenses sizsiniz” demeye devam etti.  Bir şekilde Dilruba’yı ikna ettim ve onu Pamuk Prenses ile mutlaka görüştüreceğime söz verdim. 

Neyse ki ben  şehrimizde tiyatro ekibinde olan Sevim Yıldız’a ulaşıp onun aracılığı ile Pamuk Prenses’i bulup Dilruba ile görüştüreceğim. Bu konuşmanın nasıl tatlı ilerlediğini, Dilruba’nın sesinin tatlılığını size anlatabilsem…

Depremin olduğu günden beri en çok etkilenen kişilerden biri olarak, Dilruba’nın masal kahramanını araması beni kendime getirdi diyebilirim. 

Öyle küçük öyle masumlar ki onlar için tabi ki çabucak toparlanmamız lazım. Yardımlar, toparlanma süreci her zaman devam edecek. Ancak başta o bölgede acıyı yaşayan çocuklarımız olmak üzere o acılardan etkilenen tüm çocukların minik kalplerinin toparlanması için bence daha fazla tiyatro gösterimi, daha fazla etkinlik, onları mutlu edecek daha fazla etkinlik gerçekleşmeli. 

Yaşam onların anlayamayacağı, anlamdıramayacağı kadar zor, psikolojileri bu yaşananları nasıl kaldırır bilmiyorum. Artık çocukların her anının mutlu, eğlenceli geçmesi için uğraşmalıyız bence. Geleceğimiz bu çocuklar başka şansımız yok.